Bu hafta Sayıştay raporları önemli derecede gündeme geldi. Her yıl yayınlanan bu raporlarda, düzenli biçimde kamu kurumlarının performansları gözden geçirilmektedir.
Raporlar ilgili kurumun hukuki ve kurumsal yapısını inceledikten sonra, denetim bulgularını iki başlık altında toplamaktadır:
- Denetim görüşünün dayanakları
- Denetim görüşünü etkilemeyen tespit ve değerlendirmeler
Gelin bunlar neymiş yakından bakalım.
Denetim görüşünün dayanaklarıDenetim görüşünün dayanakları başlığı altındaki bulgular idarelerin kamu zararına neden olan faaliyetlerini içermektedir. 5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Finansman Kanuna göre kamu zararı şu hallerde ortaya çıkmaktadır (m.71):
- İş, mal veya hizmet karşılığı olarak belirlenen tutardan fazla ödeme yapılması,
- Mal alınmadan, iş veya hizmet yaptırılmadan ödeme yapılması,
- Transfer niteliğindeki giderlerde, fazla veya yersiz ödemede bulunulması,
- İş, mal veya hizmetin rayiç bedelinden daha yüksek fiyatla alınması veya yaptırılması,
- İdare gelirlerinin tarh, tahakkuk veya tahsil işlemlerinin mevzuata uygun bir şekilde yapılmaması,
- Mevzuatında öngörülmediği halde ödeme yapılması.
Sayıştay denetçileri bu bulguları tespit edip parasallaştırabildikleri (Sayıştay jargonuyla kuruşlandırıldıkları) ölçüde denetim görüşü haline getirmektedirler. Bu bulguların önemli bir kısmı da Sayıştay’ın Hesap Mahkemesinde yargılama konusu yapılabilmektedir.
Denetim görüşünü etkilemeyen tespit ve değerlendirmeler
Parasal maliyetleri hesaplan(a)madığında, bu bulgular denetim görüşünü etkilemeyen tespit ve değerlendirmeler bölümünde yer almaktadır. Bu bölümün, bir öncekisinden temel farkı buradaki bulguların Hesap Mahkemesinde yargı konusu yapılamamasıdır. Yani, Sayıştay denetçileri denetim sonucunda bir usulsüzlük buluyor, ancak bu usulsüzlüğü parasallaştır(a)madığı için yargı konusu yapamıyor ve konuyu kamuoyunun takdirine bırakıyor.
Gelin parasallaştırılamadığı için kamu zararı sayılmayan bulguları Sağlık Bakanlığı 2019 Yılı Sayıştay Denetim Raporu üzerinden okuyalım.
Şehir hastaneleri örneği
Mart 2019 yılında açılan Bilkent Şehir Hastanesinde, görevli şirket kemoterapi ilaç hazırlama ve TPN hazırlama hizmetleri için gerekli ekipmanı bir yıl sonra teslim etmiş. Bakanlık, ekipman eksikliği nedeniyle bu hizmetleri verememiş, ancak gecikme cezası vermek yerine bu hizmetlerin verileceği atıl alanlar için üstüne şirkete kira bedeli ödemiş.
Sözleşmede görevli şirketin sorumluluğu nedeniyle tazminat talep edilmesi için kesinleşmiş mahkeme kararı aranırken, idarenin sorumluluğu için böyle bir sorumluluk aranmamış.
Sağlık Bakanlığındaki sözleşmeler ile mahallinden temin edilen Yozgat Şehir Hastanesi sözleşmesinde farklılıklar varmış. İlk sözleşme, tadil sözleşmesi veya bu sözleşmelerde değişiklik yapan mutabakatlar arasındaki farklardan kaynaklanacak sorunları önleyecek tedbirler alınmamış.
Şehir hastaneleri sözleşmelerinde görevli şirketin en az % 20 oranında özsermaye kullanması gerekmektedir. Yatırımın geri kalanı için yabancı para cinsinden kredi kullanılmışsa, bu kısım için ödenen kira bedelleri enflasyonunun yanısıra döviz kuru değişmelerine göre de güncellenmektedir. Görevli şirketler kendi sorumluluklarındaki özsermaye için de yabancı para cinsinden kredi kullanmış. Bakanlık mevzuata aykırı biçimde kira bedelinin özsermayeye düşen kısmını da döviz üzerinden artırmış.
Görevli şirkete kira/kullanım bedelinin yanı sıra hizmet bedeli ödemesi de yapılabilmektedir. Bunlar da enflasyona göre artırılmaktadır. Malum 2019 yılında asgari ücret enflasyonun çok üzerinde, % 30 oranında arttı. Sözleşme değişikliğiyle, personel ödemelerinin enflasyon yerine asgari ücret oranında artırılması öngörülmüş. Ancak, idare işçilik giderinin çok düşük olduğu TPN ve HBYS gibi teknolojiye dayalı ve ağırlıklı olarak makine ve teçhizatların kullanıldığı hizmetler ile otomatik manikalarla sunulan çamaşır ve temizlik hizmetlerinin bedelini de asgari ücret oranında artırmış.
Şehir hastanelerinin faaliyete geçtiği tarihte teslim edil(e)meyen trijenerasyon ve heliport tesisleri ile ilgili olarak, yaptırım uygulanmamış, geç teslim nedeniyle oluşan zarar tazmin edilmemiş, aksine bu tesislere ilişkin kullanım bedeli de ödenmiş.
Bazı şehir hastanelerinde görevli şirketin eksik sunduğu yer ve bahçe bakım hizmetlerine de ödeme yapılmış.
Şehir hastanelerinde, laboratuvar, görüntüleme ile fizik tedavi ve rehabilitasyon hizmetleri şehir hastanesi sözleşmesi kapsamında şirket tarafından karşılanmaktadır. Bakanlık bu hizmetlerin bedelini SGK tarafından yayınlanan Sağlık Uygulama Tebliğine (SUT) göre şirkete ödemektedir. Daha sonra bu ödemelerin tahsilatını SGK’dan yapmaktadır. SGK SUT’u 2018 ve 2019 yıllarında güncelledi. Bakanlık şirkete ödemeyi eski SUT’a göre SGK’dan tahsilatı da güncellenen SUT’a göre yapmış. Aradaki farkı da bütçeden finanse etmiş. Bakanlık Sayıştay’ın 2018 raporuna göre uygulamasını değiştirmiş, ancak eski dönemler için şirketle mahsuplaşmamış.
Sonuç yerine: Sayıştay Raporunda bunlara benzer denetim görüşünü etkilemeyen toplam 37 tespit ve değerlendirmesi bulunmaktadır. Ben 12’ncisinde durdum. Geri kalan 25 bulguyu da yazarsam yazı çok uzayacak.
Buraya kadar yazdığım bulgular çerçevesinde şu soruyu sormak meşru olsa gerek: Yargılamaya konu edil(e)meyen bu kadar usulsüzlüğün bir kısmının da olsa parasal maliyetlerinin (kuruşlandırılmasının) hesaplanması çok mu zor gerçekten?
Bu yazının ilk hali 10.10.2020 tarihinde Gazete Pencerede yayımlandı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder