Bilkent Şehir Hastanesine yapılacak ödemeler ne durumda?

Sağlık Bakanlığının 13 yıl önce başlattığı şehir hastanesi programı artık herkes tarafından biliniyor. Program biliniyor, ancak yetkililerin bilgi paylaşımındaki ketumluğu nedeniyle, bu hastanelerin evrensel sağlık hizmetlerine katkısının derecesi, etkinlik kazanımlarının boyutu ve kamu finansmanına getireceği yükü pek bilinmiyor. Nitekim Sayıştay Başkanlığının Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu 2017 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu’nda “hizmete giren şehir hastanelerine ait varlık ve yükümlülüklerin kayıt edilmediği, kira ödemelerinin hatalı muhasebeleştirildiği ve muhasebe içi envanter işlemlerinin yapılmadığı” belirtilmekte ve idare de  verdiği cevapta bu tespiti doğrulayarak ilgili birimlerin ikaz edeceğini söylemektedir (s.13-14).

Bu nedenle, şehir hastanelerinden kaynaklanan yükümlülüklerin gelecek yıllarda kamu finansmanı üzerine getireceği yük hakkında bilgi sahibi olamıyoruz. 2018 yılı Sağlık Bakanlığı  bütçesinde şehir hastaneleri için kullanım ve hizmet bedeli olarak 2,6 milyar TL ödenek ayrıldı. Bu ödeneğin, 2019 yılı bütçesindeki tahmini tutarı yaklaşık 6,2 milyar TL. Ancak, bu toplulaştırılmış verilerden hastane bazında ödeme kullanım ve hizmet bedeli toplamlarına ve bu bedellerin enflasyon ve kur artışına bağlı olarak nasıl zamlanacağına ilişkin bilgiler üretilememektedir.

Bugün itibariyle sözleşmesi imzalanan 21 Şehir hastanesinin sekiz tanesi faaliyete geçti. Bu yazının konusunu oluşturan Bilkent Şehir Hastanesinin de (BİH) 2018 yılı sonuna kadar açılması öngörülüyor. Sağlık Bakanlığının 2017 yılı Bütçe Sunumunda TBMM’de dağıtılan Paranın Değeri Analiz Yaklaşımı çalışmasına göre BŞH’nin ihalesini kazanan teklife göre kullanım bedeli ve hizmet bedeli sırasıyla yaklaşık 300 milyon TL ve 41 milyon TL’dir. Bu bedeller, Kamu Özel İş Birliği Modeli İle Tesis Yaptırılması, Yenilenmesi Ve Hizmet Alınmasına Dair Uygulama Yönetmeliğe göre güncellenmektedir/zamlanmaktadır. Bu yazıda, Mart-2011 tarihinde ihalede ortaya çıkan kullanım ve hizmet bedellerinin, BŞH’nin açılma tarihinde ne seviyede olduğunu göstereceğim.

IMF Raporunda, Türkiye’de Kamu Özel İşbirlikleri

Nisan ayının sununda Uluslararası Para Fonu (IMF), Türkiye ile ilgili 4. Madde Konsültasyon raporunu yayınladı. Raporda, kamu finansmanına ilişkin tespitler arasında Kamu Özel İşbirliklerine (KÖİ) özel bir bölüm ayrıldı (s. 22, Box 3) ve kredi garantileri ve KÖİ projelerini de içeren devlet desteklerinin tüketim ve yatırımları desteklediği belirtildi. Ancak, KÖİ sözleşmelerinde yer alan,  doğrudan ve koşullu yükümlülüklerden kaynaklanan mali risklerin kamu finansmanını olumsuz etkileyeceği hususunun da altı çizildi. Bu yazıda, IMF Raporunda yer alan bulguları aktaracağım.

Şehir Hastanelerinin hesaplamalarında, hata, manipülasyon veya keyfiyet?

Malum, Sağlık Bakanlığı Kamu-Özel İşbirliği (KÖİ) modeliyle sağlık tesisleri yapmak için iddialı bir program başlattı. Bu kapsamda, yaklaşık 42 bin yatak kapasitesine sahip 31 projenin çalışmaları başlatıldı. 2017 yılının ilk yarısı itibariyle 30,5 bin yatak kapasiteli 19 hastane kampüsü bir tane de idari binanın ihalesi yapıldı ve sözleşmesi imzalandı. Bu sözleşmelerin bir kısmı finansal kapanışı sağladı ve bunlardan 4 hastane işletmeye alındı. Diğerlerinin finansman ve yatırım süreçleri devam etmektedir. İmzalanan sözleşmelerin, proje başına ortalama yatırım tutarı  500 milyon ABD doları civarındadır. 2008 yılında ortaya çıkan "Küresel Finansal Krizden" sonra, Avrupa’da sağlık KÖİ sözleşmelerinde, ortalama proje değeri 100 milyon Euro’ya kadar düşürülürken, Türkiye’deki sağlık KÖİ sözleşmelerinin yatırım tutarı artırıldı. (bu konuda ayrıntılı bilgi için şu çalışmama bakabilirsiniz)

Bu tür büyük projelerin fizibilitelerinin yapılması ile sözleşmelerin yazılması ve icrası çok zordur. Çünkü KÖİ sözleşmeleri karmaşık projeler içerdikleri ölçüde, fizibilite çalışmalarının hazırlanması, sözleşmelerin ihalesi, tasarımı ve müzakeresi ve sözleşmelerin ihtiyaç duydukları finansmana erişimleri giderek zorlaşmaktadır. Dolayısıyla bazı projelerde yatırım tutarı milyar ABD dolarını da geçen bu büyük projelerin fizibilite çalışmalarında olabildiğince özenli davranılması gerekmektedir.
Bu fizibilite çalışmalarına ve bunların sözleşmelerine ilişkin bilgiler ticari sır gerekçesiyle kamuoyuyla paylaşılmamaktadır. Ancak, kamuoyuyla paylaşılan bazı bilgiler, bu çalışmalarda gereken özenin gösterilmediği yönünde endişelere yol açmaktadır.

Bu yazıda şehir hastaneleriyle ilgili kamuoyuyla paylaşılan bilgilerdeki bazı çelişkilere dikkat çekeceğim.

Bir JP Morgan hikâyesi de ben anlatayım

Haberi basından takip etmişinizdir. HDP İstanbul Milletvekili Garo Paylan TBMM’de, Maliye Bakanı  Naci Ağbal’ın  hükümetin bazı yabancı yatırımcı kuruluşlara dövizi düşürecek adımlar atılacağına yönelik bilgi aktararak, bu yatırımcılar lehine haksız kazanç yarattığını öne sürdü.

İddia doğruysa olay şöyle gerçekleşmiş:


Köprü geçiş ücretleri, KDV indirimi ve gelir garantileri: kırk satır mı kırk katır mı?

Avrasya Tüneli'nin geçiş ücretine 2018 yılı başında yaklaşık % 25,6 oranında zam yapıldı ve ücret (%18 KDV dahil) 21 TL olarak belirlendi.Gelen tepkiler üzerine araç geçişinden alınan KDV oranı % 18'den % 8'e ve dolayısıyla geçiş ücreti 19,2 TL'ye indirildi. Daha önce de Yavuz Sultan Selim (YSS) Osmangazi köprülerinin geçiş ücretlerindeki KDV oranları benzer biçimde düşürüldü. KDV oranlarının düşürülmesinin ana nedeni, geçiş ücretlerini ucuzlatarak, sürücülerin köprüleri daha çok kullanmaya özendirmektir.