Uluslararası Köprü Geçiş Ücretleri ve Osmangazi Köprüsü

Osmangazi köprüsünün geçiş ücretleri ve devletçe sağlanan trafik garantileri son günlerde çok tartışıldı. Tartışmaları Uğur Gürses'in bayramda yazdığı "Köprüden geçmeyenin de ödediği fatura" başlıklı yazısı tetikledi. Bu yazıya cevaben yazılan "Köprü tartışması ve gerçekler" başlıklı başka bir yazıda "Dünyadan örneklere baktığınızda Türkiye otoyol geçişi olarak en ucuz durumdadır" tespiti yapıldı. Yazar bu yazısında kilometre başına otoyol geçiş ücretlerini veriyor.

Ancak, ortada ufak bir sorun var. İlk yazıdaki iddia köprü geçiş ücretinin yüksek olması ve vergi mükelleflerinin de (yani köprüyü kullanmayanların) bu yüksek ücreti sübvanse etmesi. Verilen cevap otoyolu geçiş ücretleri.

Kısa bir hatırlatma: 1980'lerin başlarında altyapı hizmetlerinin ticarileşmesi tartışmaları başladığında temel argüman şuydu. Bir kamu malı (public goods) olan altyapının ücretini kullanıcısı ödesin. Böylece, köprüyü kullanmayanların kullananları desteklemesine (cross subsidy) son verilsin. Köprüyü kullananların marjinal faydaları köprünün marjinal maliyetine eşit olduğu seviyede bir fiyatlama yapılsın ve projelerin ölçeği de buna göre belirlensin. Aksi takdirde, kıt kaynaklar optimal kullanılmaz ve siyasi popülizm adına gereğinden yüksek (atıl) kapasiteli yatırımlar yapılabilir (EKON101 dersinde konuştuğumuz konular).

Bu kısa parantezden sonra esas konumuza dönelim ve elma (köprü ücreti) ile armutu (otoyol ücreti) karşılaştırmak yerine, gerçek bir karşılaştırma yapalım.

Uluslararası alanda köprü geçiş ücretleri ne durumdadır diye kendime sordum ve herkesin yapabileceği gibi Google hazretlerinin karşısına diz çöktüm
.

Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) Projelerinde Etkinlik ve Etik: Gebze-İzmir Örneği

Gebze-İzmir Otoyolu ve yol üzerinde yapılacak Osman Gazi Köprüsüne ilişkin geçiş garantileri ve ücretleri konusu bayram boyunca çok tartışıldı. Konu hakkında bir dönemdir yapılan tartışmalar Uğur Gürses’in bizim blog yazılarından da yararlanarak kaleme aldığını belirttiği yazısıyla zirveye çıktı. Yazıdaki tespit çok basitti aslında. Projenin ölçeği, maliyeti ve nihayet tarifenin düzeyi/ödeme biçimi (geçiş garantisi ve katkı payı ödemesi) iktisaden etkin mi değil mi? Bunun cevabını arıyordu yazar.

Bu yazıya destek geldiği gibi, bence bilgi eksikliği nedeniyle son derece haksız ve ağır eleştiriler de geldi. Gündemi takip edenler bu tartışmalardan zaten haberdardır. Bilmiyenler de 'Google'dan takip edebilir.

Önümüze bakalım ve altyapı yatırımlarında toplumsal refah nasıl gözetilir/artırılır ona bakalım...Sonuçta polemiğe ortak olmak yerine, bilgi vermeye devam edelim.

Altyapı projelerinde etkinlik analizi