CNBC-e televizyonunda “Sabah Notları” isimli bir program var. Bu sabah (05/10/2010) programda bankacılık sektörü ele alındı. Programın bir bölümünde moderatör bankacılık sektöründe komisyon ve ücretlerin yüksekliğine ilişkin tüketici şikâyetlerini dile getirdi.
Program konuğu bankacılar cevaben özetle şunları söyledi:
-Avrupa ülkeleri ile karşılaştırıldığında bizdeki komisyon ve ücretlerin çok yüksek olmadığı görülmektedir.
Bankalar bir araya gelseler ve ücretleri düşürseler, 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunu ihlal etmiş olacaklardır.
-Bankalar yoğun biçimde rekabet etmektedir. Tüketiciler komisyon ve ücretleri yüksek buluyorlarsa bankasını değiştirebilirler.
-Müşteriler bankaları ile uzun dönemli ilişki kurduklarında daha avantajlı olurlar. Hatta bankalar müşterilerini uzun dönemli portföylerinde tutabilmek için bazı promosyonlar vermektedir.
Bu söylenenler bankacılık sektörü açısından doğru olabilir. Ancak, standart iktisat kitaplarında incelenen rekabet, etkinlik ve tüketici refahı ilişkisi açısından önemli sorunlar içermektedir. Bu nedenle de bu ifadelerin iktisaden düzeltilmesi gerekmektedir.
Öncelikle, uluslararası göstergeler yapılırken, vatandaşların ekonomik güçleri de göz önünde bulundurulmalıdır. 2009 yılı itibariyle, satın alma paritesine göre kişi başına düşen gayri safi yurt içi hasıla (GSYİH) sıralamasında Türkiye 129 ülke içerisinde 67’inci sıradadır. GSYİH Türkiye’de 12,3 bin dolar iken, bankacıların bahsettiği Avrupa ülkelerinden Hollanda, Almanya, Belçika, Fransa ve İngiltere gibi ülkelerde ortalama 35 bin ABD doları civarındadır. Komisyon ve ücret karşılaştırmasında, Avrupa ülkeleri Türkiye’den üç kat fazla ise bir denklikten, daha fazla ise Türkiye’de göreceli olarak bir ucuzluktan bahsedebiliriz. Avrupa’daki ücretler Türkiye’dekilerin üç katından az oluğu ölçüde Türkiye pahalılaşacaktır. Bunun dışında bir karşılaştırma sadece karşılaştırmadır ve iktisaden çok anlamlı da değildir.
4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunun 4’üncü maddesine göre Rekabet Kurulu tüketiciye fayda sağlayacak teşebbüsler arasındaki anlaşmalara muafiyet sağlayabilmektedir. Bankacılar rahat olsun, komisyon ve ücretleri artırmak için aralarında anlaşma yapamazlar, ancak düşürmek için yapabilirler ve 4054 sayılı Kanunu da ihlal etmiş olmazlar.
Bankacılık sektöründe müşteriler kolayca banka değiştirebilirler mi? Uzun süreli banka-müşteri ilişkilerinden müşteriler menfaat sağlayabilirler mi? Bu konularda yapılan bilimsel çalışmalar maalesef bankacıları doğrulamamaktadır. Doğrudur, bankacılıkta rekabetin gelişmesi için müşteri hareketliliği ve seçimi son derece önemlidir. Ancak, ticari bankacılıkta rekabet ve regülasyon konularında ilgili literatürü gözden geçiren ve üye ülke deneyimlerini inceleyen OECD çalışmasının da gösterdiği gibi bankacılık sektöründe müşteri hareketliliğinin derecesi son derece düşüktür ve müşteri-banka ilişkisinin süresi de bir hayli uzundur.
Birincisi, bankaların hesap açma ve kapatma işlemleri uzun bürokratik işlemler gerektirmektedir. Ayrıca, çoğu zaman bankalar hesapları kapatırken ilave masraflar talep edebilmektedir. İkincisi, bankalar müşterilerine birden fazla ürün sunmaktadır. Bir bankada hesabını kapatan müşteri hesaba bağlı olarak kredi kartlarını, otomatik ödeme talimatlarını ve hesabına ödeme yapacak kişi ve kurumalardaki bilgilerini de değiştirmek zorundadır. Bunlar da işlem maliyetine neden olmaktadır. Üçüncüsü, krediye erişimde zaten zorluk çeken KOBİ’ler yeni bankalara ticari performanslarını anlatmakta güçlük çekmektedir. Bu nedenle bir banka ile bir kez kredi ilişkisi tesis ettiklerinde, başka bir banka arayışına girmemektedirler. Çünkü her yeni arayışın ekstra bir maliyeti bulunmaktadır (Kredi başvurusunda proje geliştirme, kefalet ve teminat masrafları gibi). Ancak bu durumda da yerleşik bankanın enformasyonel avantajı monopolcü güce neden olmaktadır.
Bankacılık sisteminin doğasında var olan bu işlem maliyetleri müşterilerin taşınmasını zorlaştırmakta, müşterilerin taşınması zorlaştığı ölçüde bankaların monopolcü gücü artmaktadır. Bu nedenle bankalar yeni müşteri kazanmak ve elinde tutmak için yoğun biçimde rekabet etmektedir (bankacının dediği gibi yeni müşterilerine promosyonlar vermektedirler). Ancak, bir müddet sonra taşınması zorlaşan müşterilerine monopolcü fiyatlar uygulamaktadır. Diğer bir deyişle bankalar yeni müşteri kazanımı için (pazar için) rekabet etmekte, müşteriyle bir kez ilişki kurduktan sonra (pazar içinde) monopolcü gücünü kullanmaktadır. OECD raporu üye ülke deneyimlerinden hareketle bankaların yeni müşterilerine başlangıçta mevduat (kredi) faizlerini yüksek (düşük) uyguladıklarını, ancak süre geçtikçe mevduat (kredi) faizlerini düşürdüklerini (artırdıklarını) ileri sürmektedir.
Bankacılık sisteminde rekabetin gerçek anlamda geliştirilmesi için kamu otoritesinin taşınma maliyetlerini düşürmesi ve saydamlığı artırması gerekmektedir. Bu kapsamda düzenleyici kurumlar finansal müşterileri finansal araçlar konusunda daha fazla eğitmeli/aydınlatmalı; banka değişikliklerinde idari işlemler ve işlem maliyetleri en aza indirmeli; cep telefonu numarası taşınması örneğinde olduğu gibi banka hesap numaralarının taşınmasına olanak sağlamalıdır. Bunlar olursa, bankacılıkta gerçek rekabetten bahsetmek de mümkün olacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder