Balıkesir Milletvekili Op. Dr. Fikret Şahin yakınlarda Hazine ve Maliyet Bakanlığının (HMB) yazılı olarak cevaplaması isteğiyle; hizmete giren 10 şehir hastanesinin toplam kira/hizmet bedeli ödemelerinin toplamını, ödemede kullanılan döviz cinsini ve ödemelerin yıllara göre dağılımını sordu.
HMB yazılı cevabında “...bahsi geçen hususların Sağlık Bakanlığı (SB) uhdesinde olduğunu” belirtti.”
Milletvekili Şahin aynı soruyu SB’ye sordu. SB bu bilgilerin “HMB tarafından kamuoyuyla paylaşıldığını” belirtti.
Bu yazıda şehir hastanelerinde verilen talep garantilerinin muhasebeleştirilmesini/raporlanmasını ele alacağım.
Sadece yazılı soru önergeleri mi bir de Sayıştay raporları var
2018 hesaplarını inceleyen Sayıştay raporuna göre SB şehir hastaneleri sözleşmeleri kapsamında görevli şirketlere taahhüt edilen talep garanti miktar ve tutarlarını muhasebeleştirmemekte ve bilanço dip notlarında göstermemektedir. Raporda “taahhüt edilen talep garantisi tutarlarının kayıt dışı kalmasının önlenmesi amacıyla zamanında, tam, doğru ve gerçeğe uygun değerler üzerinden muhasebeleştirilmelidir” de denilmektedir (s.17).
SB 2019 Faaliyet Raporunda, Sayıştay’ın Şehir Hastanelerine ilişkin taahhütlerin usulünce muhasebeleştirilmediği bulgusuna istinaden muhasebe işlemlerinde karşılaşılan sorunların çözümü amacıyla 09-10 Aralık 2019 tarihleri arasında Genel Bütçe Muhasebe kayıtları eğitimi düzenlendiğini belirtmektedir (s.52).
Bu eğitim yeterli olmamış ki SB 20 Mayıs 2020 tarihinde yayımlanan 2019 yılı bilançosunda gelir garantilerini yine rapor etmedi.
Bakın mevzuat ne diyor?
Kamu-Özel-İşbirliği (KÖİ) sözleşmelerinden kaynaklanan talep garantilerinin, Kamu Özel İş Birliği Uygulamalarının Muhasebe İşlemlerinin düzenleyen 45 sıra nolu Muhasebat Genel Müdürlüğü Genel Tebliği’ne göre raporlanması gerekmektedir. Ayrıca, Merkezi Yönetim Muhasebe Yönetmeliği de bu konuda düzenlemeler içermektedir.
Mevzuata göre SB’nin şehir hastaneleri sözleşmelerinde yüklenicilere kullanım ve hizmet bedeli başlığı altında verdiği gelir garantilerinden kaynaklanan borç stokunu bilançosunda raporlaması gerekmektedir.
Bu çerçevede, SB garantileri en geç 15 Eylül 2015 tarihinde raporlamaya başlamalıydı.
Mevzuata uyulsaydı, hem SB’nin hem de HMB’nin şehir hastanelerinde verilen gelir garantileri konusunda verecekleri net cevapları olacaktı.
Yani, kendilerine yöneltilen soruları yakar top gibi birbirlerinin kucağına atmayacaklardı.
Gelir garantisi stokunu görmek için yetkililerin mevzuata ve Sayıştay raporlarına uymalarını bekleyecek kadar sabırlı değilseniz;
Gelin 2020 bütçe verileri üzerinden, SB’nin 2019 yılı bilançosunda rapor etmesi gereken gelir garantilerini birlikte hesaplayalım.
SB verilerine göre KÖİ yöntemiyle gerçekleştirilecek şehir hastanelerinin tamamı 2022 yılında işletmeye alınacaktır. Bu nedenle 2022 yılı ödeneğini şehir hastanelerinde yapılacak ödemelerin gerçek bir göstergesi olarak kabul edebiliriz. Bu ödenekleri veri kabul ederek şöyle bir hesaplama yapabiliriz:
Teorik olarak SB’nin 2020 şehir hastanelerine ilişkin bütçe ödenek tahminini 2019 yılı sonbaharında yapmasını ve 2021 ve 2022 ödeneklerini de Yeni Ekonomik Programda (YEP) yer alan enflasyon tahminlerine göre güncellemesini beklemeliyiz. 2022 yılı verilerine bu yöntemle ulaşıyorsak, 2019 yılını da aynı yöntemle geri dönmek mümkündür.
2022 yılında şehir hastanelerine yapılması öngörülen kullanım (11,9 milyar TL) ve hizmet (10 milyar TL) ödemeleri toplamı 21,9 milyar TL’dir. Yine 2020 bütçesi verilerinden biliyoruz ki açılan şehir hastanelerine 2018 ve 2019 yıllarında 8,7 milyar TL civarında da ödeme yapıldı (aşağıdaki resimde bütçe ödeneklerini görebilirsiniz)
YEP’e göre 2020, 2021 ve 2022 TÜFE artış hızı tahminleri sırasıyla % 8,5, % 6,0 ve % 4,9’dur.
Bu hesaplamaların hepsini bir araya getirirseniz; mevzuata göre SB’nin 2019 Bilançosunda şehir hastanelerinde verilen talep/gelir garantilerinin (930 ve 931 nolu hesaplarda) 445,3 milyar TL civarında kaydedilmesi gerektiğini görebilirsiniz.
Sizce, şehir hastanelerinde verilen yaklaşık 445 milyar TL tutarındaki talep garantisi, Sağlık Bakanlığının bilançosunda gizlenecek/ihmal edilecek kadar önemsiz bir kalem midir?
Yoksa kamu kaynaklarının harcanması ve raporlanması konusunda, yetkililerimizin mevzuat dışında bildikleri daha iyi başka bir seçenek mi var?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder