Birleşik Krallık'ın KÖİ sözleşmeleriyle imtihanı

Birleşik Krallık’ta altyapıya özel sektörün katılımı 1992 yılında John Major tarafından yönetilen Muhafazakâr hükümet tarafından geliştirildi ve 1997'den sonra İşçi Partisi yönetiminde yaygınlaştı. Başlangıçta özel sektörün altyapıya katılımını Private Finance Initiative –PFI-  (Özel Finans Girişimi) olarak isimlendirdi. 1997 yılındaki hükümet değişimi neticesinde PFI/hizmet alımı programı yeniden yapılandırılmış ve daha aktif biçimde kullanılmaya başlanmıştır. Yapılanma sonrası Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) terimi PFI/hizmet alımı, kısmi özelleştirme ve Wider Market Initiative uygulamalarını kapsayacak şekilde kullanılmaya başlandı.

Sözleşmelere konu projeler genelde yeni okullar, hastaneler ve ulaştırma gibi sektörlerde büyük ölçekli tesislerden oluşuyordu. PFI sisteminde tesislerin yatırımı için gerekli başlangıç finansmanı özel sektör tarafından karşılanıyor, hükümet bu tesisleri uzun süreliğine –genellikle 25 yıl ve daha uzun- kiralıyor ve sözleşme döneminin sonunda tesisleri geri alıyor. Kira ödemeleri borç anapara ve faiz servisi ile sermayenin getirisini karşılamaktadır. 

Bu yazıda 22 Eylül 2011 yılında the Telegraph gazetesinde yayımlanan ve Birleşik Krallık’ta KÖİ sözleşmelerinin uygulamasında yapılan hataları çarpıcı biçimde açıklayan “Private Finance Initiative: where did all go wrong?” başlıklı makaleyi özetleyeceğim. İngilizce bilenler makalenin aslını da okuyabilir. Bu yazıda Türkiye için çıkarılacak önemli dersler yer alıyor.

KÖİ sözleşmeleri neden bu kadar popüler oldu?

KÖİ sözleşmelerinin popülaritesi 1990’ların sonlarında Gordon Brown'un yönetimindeki hükümet döneminde arttı, çünkü bu sözleşmeler başlangıç yatırımı için büyük harcama yapmadan proje geliştirme olanağı sundu. 

Yüksek faiz oranları içeren geri ödemeler, genellikle 25-30 yıl arasında değişti, bazen 60 yıl gibi uzun bir zaman dilimine de yayıldı.  Geri ödemelerin uzun sürelere yayılması, bugün yapılan tesislerin borçlarının gelecek nesil vergi mükelleflerine, onların iradesine başvurulmadan aktarılması anlamına geliyor (kuşaklararası refah aktarımı). Bu borçlar devlet bilançosunda da gösterilmedi.

Yanlış ne zaman başladı?
Öncelikle sivil toplum örgütleri KÖİ sözleşmelerinin gelecekteki geri ödemelerinin vehametii konusunda uyarılar yapmaya başladı (Bizim STK’lar olayın farkında bile değil).

Birleşik Krallık Sayıştayı (National Audit Office) tarafından yapılan bir çalışmada her bir hane halkının hastaneler, okullar ve otoyollar için yılda yaklaşık 400 sterlin ekstra vergi ödeyeceğini tespit etti.

KÖİ sözleşmesine taraf şirketlere yapılacak geri ödemeler yılda 8,6 milyar sterline ulaştı. Vergi mükellefleri 52,4 milyar sterlin değerindeki KÖİ projeleri için toplam 121,4 milyar sterlin borç altına girdi.

Birçok KÖİ sözleşmesi yerel yönetimleri pahalı temizlik ve bakım-onarım  satın alma yükümlülüğü altına aldı. Bu sözleşmeler vergi mükelleflerine 229 milyar sterlin yük getirdi. Bir okul sözleşmesinde bir elektrik prizi için 320 sterlin değer biçildi.

The Daily Telegraph tarafından Ocak/2011 de yapılan bir araştırmada, 2011’de işe başlayan bir gencin sadece KÖİ sözleşmeleri için yaklaşık 70 yaşına kadar vergi ödemesi bekleniyor.

221 KÖİsözleşmesi imzalanırken görevde bulunan İşçi Partisinin son Sağlık Bakanı Andy Burnham şunları söyledi: "hatalar yaptık. İmzaladığımız KÖİ sözleşmelerini tam anlamıyla savunamuyorum."

Paralar nereye gitti?


Hükümetle KÖİ sözleşmesi imzalayan özel şirketler milyarlarca sterlin kâr elde edecekler ve bazılarının sermaye getiri oranı % 71’e ulaşacak.

Hemen hemen hiç bilinmeyen bir şehir şirketi olan ve 14 çalışanı bulunan  Innisfree, sadece 14 personeli ile KÖİ pazarındaki en büyük oyuncu haline geldi ve 269 KÖİ okul ve 28 hastane sözleşmesini tek başına veya ortaklık kurarak kazandı.

Şirket kuruluşlarını kayıt altına alan Companies House verilerine göre Innisfree'nin kâr marjı 2010’da yüzde 53 seviyesinde gerçekleşti.  FTSE-100 şirketlerinin kâr marjının % 6 civarında olduğu düşünülürse, KÖİ şirketi Innisfree'nin ne kadar kârlı sözlşemeler imzaladığı daha iyi anlaşılabilir. Innisfree'nin kurucusu ve CEO'su David Metter, şirketin neredeyse dörtte üçüne sahip ve 2010 yılında 8,6 milyon sterlin temettü geliri elde etti.

PFI anlaşmaları şunları içermektedir:

  • 750 sterlin maliyeti olan bir iş için 52.000 sterlin ücret talep eden bir hastane. 
  • Güney Londra’da’ki Bromley’de bir hastane Ulusal Sağlık Hizmeti’ne (National Health Service) gerçek değerinin 10 katının üzerinde, 1,2 milyar sterline mal oldu.
  • Vergi mükelleflerine 2027 yılına kadar yılda 370.000 sterline mal olacak bir okul atıl durumdadır. Diğer bir okul bir duvar prizi için, gerçek değerinin beş katının üzerinde 302 sterlin ödemek durumunda kaldı.
  • Askeri köpekler için yapılan köpek kulübelerinin geceleme ücreti Londra’daki Park Lane Hilton otelindeki bir odanın konaklama ücretini geçti.
  •  Belfast'da bir okul açılışından yedi yıl sonra kapandı, ancak KÖİ şirketine kalan16 yıl için yılda 370.000 sterlin ödenecek.
Ne yapılabilir?

Bazı hastaneler, KÖİ sözleşmelerinden kurtulmak fesih maddelerini işletti, ancak hükümet bu hastanelerin yapımının finansmanında kullanılan kredileri ödemek zorunda kaldı (Türkiye’deki borç üstlenim taahhüdü gibi).
 

Bir Sayıştay raporunda; gelecekte vergi mükelleflerinin vergisini ödedikleri hizmetin karşılığını etkin ve etkili biçimde alamadıklarının ispat edildiği sözleşmeleri iptal etme veya yeniden müzakere etme yetkisi olması gerektiği ileri sürüldü.

Kamu görevlileri daha iyi KÖİ sözleşmesi yapabilmek için devletin satın alma gücünü iyi kullanmalı ve özel sektördeki meslektaşlarının bilgi birikimi ve yetenekleriyle, kendilerini kuşatmalarının önüne geçmek için kendi bilgi ve becerilerini çok iyi geliştirmelidir.




+

2 yorum:

  1. 45 no lu tebliğde talep ve alım garantileri nazım hesaplarda izlenir diyor.bunu nasıl anlamalıyız?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Koşullu yükümlülük olarak kabul edip; yükümlülük otaya çıkınca borcun pasife alınmasını öngörüyor.

      Sil